21 Mayıs 2009 Perşembe

Güvenli Gıda Tüketimi Üzerine


Elime Sağlık Bakanlığı Bursa Sağlık Müdürlüğü'nün hazırladığı "Sağlıklı Pişirme Yöntemleri" konulu bir broşür geçti. Salata yaparken dikkat edilmesi gereken noktalardan tutun da kaynamış sütün nasıl soğutulacağına kadar önemli bilgiler basit bir dilde ve akılda kalıcı şekilde anlatılmış. PDF olarak hazırlanan broşüre buradan ulaşılabilir: http://www.bsm.gov.tr/gorsel/docs/brs_pisirme.pdf

Broşürü kim hazırlamış diye bakınırken katkıda bulunanlar arasında Gıda Güvenliği Derneği'nin (GGD) olduğunu gördüm. Hemen hafiye gözlüklerimi takıp bu dernek kimdir, nedir, necidir diye araştırmaya giriştim. Ve gördüm ki güvenli beslenme konusunda toplumsal bilinci arttırmak için uğraşan, bu amaçla bilimsel görüş ve raporlar yayınlayan, danışma kurulunda Türkiye'nin dört bir yanındaki üniversitelerin profesörlerinin olduğu bir kurum.

"Ülkemizde gıda güvenliği bilincinin geliştirilmesinde üretimden tüketime yön verici, organize edici, yaygınlaştırıcı faaliyetlerde bulunan lider kurum olmak" vizyonuyla yola çıkan derneğin hazırlık çalışmalarına 2001'de başlanmış. 2004'ten beri faaliyet gösteriyorlar. Geçen sene ilkokul çocuklarına yönelik Gıda Dedektifi projesini başlatmışlar. İlköğretim çağındaki çocukların gıda güvenliği konusunda bilinçlendirilmesi ve farkındalıklarının artırılmasını amaçlayan projenin başlangıcından beri 175 öğrenci gıda güvenliği konusunda eğitim almış. GGD'nin amacı projeyi etap etap geliştirerek tüm Türkiye genelindeki ilköğretim okullarında yaygınlaştırmakmış. Bu ne demek oluyor? Deniz yarın öbür gün okula başladığında gelip bana "Anne, marulları o kadar ince doğrama! Sebze dokuları zedelendiğinde A ve C vitaminleri eksiliyor" dediğinde şaşırmamalıyım.

GGD'nin web sitesinde "Danone çocukları geri zekâlı yapıyor" gibi şehir efsanelerine ve "Margarin üretiminde trans yağ sorunu nasıl çözümlendi?" gibi güncel ve faydalı bilgilere de yer veriliyor. Gönül isterdi ki organik tarım ile ilgili bölüm biraz daha ayrıntılı olsun. Amerika'da yaşadığım süre boyunca özellikle de hamileliğim sırasında gönül rahatlığıyla organik gıda tüketmeme rağmen aynı güveni -belki de sadece önyargı sebebiyle- maalesef henüz Türkiye'de hissedemiyorum.

Birkaç ay önce bir panelde konuşan GGD'nin başkanı da organik adı altında birçok ürünün sağda solda satıldığını, ancak bu ürünlerin organik ürünlerle uzaktan yakından ilişkisi olmadığını belirterek, organik ürün seçiminde, ambalajlı ürün ve ambalaj üzerinde organik logosu ile sertifikası olmasına dikkat edilmesi gerektiğini belirtmiş. Bu, organik logolu ve sertifikalı bütün ürünlerin, daha doğrusu üreticilerin, gerçekten düzenli denetimden geçtiği anlamına mı geliyor, o konuda biraz daha aydınlatılmaya ihtiyacım var.

Her ne kadar genellikle, daha doğrusu buldukça, City Farm'ın organik sebze-meyvelerini alsam da açıkçası her aşamada kim ne kadar denetimini yapıyor, bilemiyorum. Sanırım "Burası Türkiye, burada her şey olur" yargısını aşmam için biraz daha hafiyelik yapmam lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder