13 Haziran 2009 Cumartesi

Doğal Bir Doğum İçin Korkuyu Salıverme Egzersizleri

Jale Dural'ın Hamileler Kulübü'ndeki gebelerle geçen haftaki buluşmamızda gebelerden biri doğum yapmayı planladığı hastaneyi gezerken görevlilerin şöyle bir yorumda bulunduğunu söyledi: "Normal doğumu tabii ki destekliyoruz, ama şunu da göz önünde bulundurmanız lazım ki ancak sınırlı sayıda doğum odamız var. Odaların tümünün (normal doğum yapan annelerle) dolu olması halinde sizi sezaryene almamız gerekebilir."

Pes!

Sezaryenle doğum oranının yüzde 80 olduğu Türkiye'de gebelerin hepsi aynı anda doğurmaya kalkacak; onların hepsi aynı hastaneye gidecek, hepsi vajinal doğum yapmak isteyecek ve odaların hepsi dolu olacak; böylece sonradan gelen gebelere yer kalmayacak.

"Nasıl yapar bu gebeciklerin aklına azıcık şüphe düşürürüz de onları sezaryene kaydırırız" planının sinsice dile getirilişi bu.

Olağanüstü durumlarda sezaryen olması gerekliliğine kimse bir şey demiyor. Çok şükür tıp ilerledi de gerekli olduğunda anne ve bebeğin sağlığı tehlikeye girmeden müdahale edilebiliyor.

Ama "doğum odası kalmaması" gibi boş bir mazeret yüzünden sezaryen gerekmesi, ne diyeyim, saçmanın da ötesi!


Doğal doğumun önündeki en büyük engeller işte bu ve bunun gibi ipe sapa gelmez sebeplerle yayılan korkular.

Bunların dışında, hamileliğin ve doğumun bir bilinmeyen olmasından kaynaklanan ve üzerine gidilince üstesinden gelinebilecek türden korkular da var.

Her anne adayı hamileliği sırasında şu ya da bu sebeple benzer korkular yaşadığı için doğuma hazırlık derslerinde üzerinde durulan -ya da durulması gereken- konulardan biri de işte bu korkular oluyor.

Biz de HypnoBirthing derslerimiz sırasında bu konuda egzersizler yapmıştık. "Korkuyu salıverme egzersizleri" olarak adlandırılan bu çalışmaların çok faydasını görmüştük.

Korkuyu Salıverme Egzersizi nasıl yapılır?

Anne adayı rahatsız edilmeyeceği bir ortamda oturup doğal doğum yapabilmesinin önünde engel olarak gördüğü tüm detayları bir bir kâğıda döker.

Daha sonra bunların her birini 1'den 5'e kadar, 1 en az korktuğu, 5 en çok korktuğu olacak şekilde derecelendirir.

Baba adayı da aynı işlemi yapar.

Daha sonra anne ve baba adayı bir araya gelerek bu korkularını birlikte gözden geçirir, üstesinden gelmek için ne yapmaları gerektiğini konuşurlar. Kendilerinin çözüm bulamadığı, ya da kendilerini aşan konuları varsa doğum koçlarıyla ve doktorlarıyla paylaşarak destek isterler.

Örneğin benim en büyük korkularımdan biri annemin doğuma yetişemeyecek olmasıydı. Bebeğin erken doğma gibi bir riski olmadığı için annemin Amerika'ya gelişini beklenen doğum tarihinden 2 hafta önceye ayarlamıştık. Deniz anneannesinin gelmesini beklemeyi tercih etti ve annem geldikten bir hafta sonra aramıza katıldı.

Bir başka korkum tabii ki doğal doğum yapamama endişesiydi. Bebeğin çok büyük olacağı, erken doğmaya kalkışacağı, bir sebeple sezaryen gerekeceği, epizyo uygulanması gerekeceği, hastane personelinin doğal doğum konusunda beni desteklemeyeceği gibi sanırım doğal doğum yapmak isteyen tüm anne adaylarının hissettiği korkularım da vardı.

Jale'nin gebeleriyle konuşurken hepsi beni destekleyen bir doktorum olduğu için şanslı olduğumu, Türkiye'de bunun çok daha zor olduğunu dile getirdiler. Haklılar. Maalesef Türkiye'de çok az doktor doğal doğumu destekliyor. Onlar desteklese de "doğum odası kalmayabilir" deme cesaretini bulabilen kendini bilmez hastane personeli gebeciklerin kafasını karıştırıyor.

Amerika'da oldukça yaygınlaşan, Türkiye'de ise yeni yeni duyulan doğum koçu (doula) kavramı sanırım işte bu sebeplerle yakın zamanda daha çok itibar görmeye başlayacak. Hastanede, gebenin "tarafında" yer alan, onun haklarını gözetecek, tıbbi müdahale yapılmak istendiğinde gerçekten gerekli olup olmadığını, yoksa sadece doğumu hızlandırmak için mi uygulandığını sorgulayacak bir kişinin faydalı varlığı yadsınamayacak gibi görünüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder